beklenti


bir kaç gün önce elime eski günlüklerim & yazılarım geçti – daha doğrusu başka bir iş için gerekiyorlardı, arayıp buldum.

çok çok uzun yıllardır yazı yazıyorum. ve yazdıklarıma bakarken unuttuğum ne kadar çok şey olduğunu gördüm. buna sebep yaşlanmak demeyelim de kafanın başka şeylere yer açması diyelim (tamam tamam bayağı bir yaş da aldım).

yazılara bakarken çalışmaya başladıktan sonraki günlüklerimle öğrencilik günlerim arasında devasa bir fark gördüm; PAZARLAMA

“sevgili günlük” tadında bir girişle başlayan bir yazı okuduğunuzu düşünün…

önceleri her şey kişisel gündelik yaşama yönelik, onu gördüm, buraya gittim, şöyle hissettim, böyle üzüldüm.

buraya kadar normal. ÇÜNKÜ insanlar günlüklerinde böyle şeyler yazar.

yazıyı okumaya devam ettiğinizi düşünün.

sonrasında ne beklersiniz?

yeni bir aşk, hayal kırıklığı, mutluluk, dedikodu filan değil mi?

hayır.

SONRASINDA “ya bir de geçen gün x kitabı okudum” ya da “aklıma takılan şu sözü unutamıyorum” diye başlayan ve ansızın pazarlamaya boğulan bir yazıyla karşılaşıyorsunuz.

çok güldüm kendime.

gerçekten pazarlamaya aşık olduğum bir dönem vardı. dünyayı değiştireceğime inanıyordum.

bence hayal kurmamda sorun yoktu, hayaller güzel. ama beklenti içine girmesem iyi olurdu. sonraki yıllarda yaşayacağım çılgın deneyimlere daha hazırlıklı olurdum.

çünkü birilerinin zamanında dediği gibi “beklentiler sadece üzer” ve bir ekleme de benden “+ yıpratır”.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir