bu başlığı daha önceden başka bir yerlerde de kullanmış olabilirim, hatırlamıyorum. ama neyse konumuz bu değil zaten.

pazarlama ile ilgili en büyük yanlış, pazarlamanın sadece tek bir kişinin ya da birimin sorumluluğunda olduğunu düşünmek.

kim demişti hatırlamıyorum ama pazarlama gerçekten pazarlamacılara bırakılmayacak kadar önemli.

insanların pazarlamanın nerede başlayıp nerede bittiğini hala anlamıyor olması üzücü. oysa cevap çok basit; “ürünün fikir aşamasından satış sonrası müşteri deneyimine kadar” uzanan bir alanda pazarlamanın olması gerekiyor – kısaca her şeyde.

çoğu firmada ürün yönetimi ürünü çıkarır, pazarlama birimi ise süsler, satış departmanı satar, operasyon arka tarafla ilgilenir, müşteri destek ise sorunlarla…

ve inanın bana bir ürünle ilgilenen her birim çoğu kez birbirinden kopuk çalışır. bu yüzden bir kampanya çıktığında müşteri destek hattını aradığınız zaman karşınıza kampanyayı bilmeyen insanlar çıkar ya da satış ürünün tüm özelliklerini bilmez bile. ve en kötüsü de pazarlama departmanı süslere o kadar dalmıştır ki ürünün tam olarak farkında değildir.

fakat müşterinin ihtiyaçlarını sorunsuzca karşılamaktan ya da eşsiz bir deneyim sunmaktan bahsediyorsak – ki bir şirket olarak zaten bunu sağlamakla sorumluyuz (bilmeyenler varsa diye hatırlatma gereği hissediyorum)- pazarlama tüm birimlerin içinde yer almalı ve ortak bir çizgide, ortak bir mesajda tüm işlerin ilerlemesini sağlamalı.

“ürün deneyimi” tasarlıyorsak, bu araba satmak da olabilir ya da soda satmak da ya da yazılım da, hiç fark etmez; baştan aşağı tüm süreçleri pazarlama gözünden şekillendirmeliyiz.

pazarlamayı yanlış anlıyoruz, yanlış yönetiyoruz ve kendi ellerimizle ürünümüzü ve dolayısıyla şirketleri öldürüyoruz.

bana sorarsanız şirketler zorunlu eğitimlerine bir de pazarlamayı eklemeli ve her departman pazarlama eğitimi almalı.

bazen böyle – kendimce iddialı – yazılar yazdıktan sonra düşünüyorum, “kime ne anlatıyorum” diye. bilirsiniz, senelerdir iş hayatındayım ve tamam, kitaplardaki gibi bir iş hayatı da beklemiyordum ama bırakın KPI nedir bilmeyen pazarlamacıları, excel kullanamayan ve bunu bir marifet gibi anlatanlarla karşılaşınca insan bir miktar hayal kırıklığı da yaşamıyor değil.

ama yine de bu durum değişeceğine inanıyorum; “ummuyorum” – “inanıyorum”. arz – talep dengelerinin çürüdüğü bir ortamda hayatta kalmak için – adına pazarlama ya da başka bir şey diyebilirsiniz, hiç fark etmez- bir şekilde “daha iyi” olmak zorundasınız.

ve ek bir not; her nerede çalışıyorsanız çalışın günün sonunda bir emek ortaya koyuyorsunuz ve zamanın satın alınamayacak tek şey olduğunu düşünürseniz emeğinizin boşa gitmediğinden emin olun.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir